ünlü Sair Nazım Hikmet ran,in 10 ölümsüz siiri
ünlü Sair Nazım Hikmet ran,in 10 ölümsüz siiri : Edebiyat Haberleri
- Ünlü Sair Nazim Hikmet ran,in unutulmuyan 10 ölümsüz siirleri
- iste nazim Hikmetin eserlerinden dilden dile dolasan 10 essiz ve ölümsüz siirleri.
- Usta sairin tüm dünyaya ve tüm dillerin askinin yansimasi tüm asiklara en güzel siirleri
Anlayamadılar
- “Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim
- Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda
- Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye!.. .
- Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
- Anliyamadilar..
Aşk Mönüsü
- “Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
- Sen ülkemin yaz geceleri gibisin
- Saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
- Beni unutma
- Ah! saklı gülüm
- Sen hem zor hem güzelsin
- Şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
- Sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
- Sen memleketim kadar güzelsin
- Ve güzel kal”
Ben Senden Önce Ölmek İsterim
- “Ben
- senden önce ölmek isterim.
- Gidenin arkasından gelen
- gideni bulacak mi zannediyorsun?
- Ben zannetmiyorum bunu.
- iyisi mi,
- beni yaktırırsın,
- odanda ocağın
- üstüne korsun
- içinde bir kavanozun.
- Kavanoz camdan olsun,
- şeffaf,
- beyaz camdan olsun
- ki içinde beni görebilesin
- Fedakârlığımı anlıyorsun :
- vazgeçtim toprak olmaktan,
- vazgeçtim çiçek olmaktan
- senin yanında kalabilmek için.
- Ve toz oluyorum
- yaşıyorum yanında senin.
- Sonra, sende ölünce
- kavanozuma gelirsin.
- Ve orada beraber yatarız
- külümün içinde külün
- ta ki bir savruk gelin
- yahut vefasız bir torun
- bizi ordan atana kadar…”
Ruhum
- “Ruhum
- gözlerini yumuşacık yum
- kucağımdaymışsın gibi bırak kendini
- ninni,
- uykunda unutma beni
- ninni…
- Gözlerini yumuşacık yum
- yeşil ela gözlerini
- ninni ruhum ninni
- Sen yukarda yemişli dalların içindesin,
- yeşil gözlerin güneş dolu,
- dudakların bala bulanmış
- ben ağacın dibindeyim,
- bir ayağım çukurda…
- Ben senden çok önce gideceğim,
- sen bensiz kalacaksın ihtiyarlığında…”
Gözlerine Bakarken
- “Gözlerine bakarken,
- güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma.
- bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde,
- kayboluyorum…
- Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
- Durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
- sırrını her gün bir parça veren.
- fakat hiç bir zaman;
- büsbütün teslim olmayacak olan…”
icimde,ki Hasret
- “Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
- belini sarmayalı,
- gözünün içinde durmayalı,
- aklının aydınlığına sorular sorular sormayalı,
- dokunmayalı sıcaklığına karnının.
- Yüz yıldır bekliyor beni
- bir şehirde bir kadın.
- Aynı, daldaydık, aynı daldaydık
- Aynı daldan düştük ayrıldık.
- Aramızda yüz yıllık zaman,
- yol yüzyıllık.”
Herkes Gibi
- “Gönlümle baş başa düşündüm demin;
- Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
- Şimdi ta içinde bomboş kalbimin
- Akisleri sönen bir ses gibisin
- Mâziye karışıp sevda yeminim,
- Bir anda unuttum seni, eminim
- Kalbimde kalbine yok bile kinim
- Bence artık sen de herkes gibisin.”
Kar Kesti Yolu
- “Kar kesti yolu
- sen yoktun
- oturdum karşına dizüstü
- seyrettim yüzünü
- gözlerim kapalı
- Gemiler geçmiyor
- uçaklar uçmuyor
- sen yoktun
- karşında duvara dayanmıştım
- konuştum, konuştum, konuştum
- ağzımı açmadan
- Sen yoktun
- ellerimle dokundum sana,
- ellerim yüzümdeydi”
Mavi Gözlü Dev
- “O mavi gözlü bir devdi.
- Minnacık bir kadın sevdi.
- Kadının hayali minnacık bir evdi,
- bahçesinde ebruli
- hanımeli
- açan bir ev.
- Bir dev gibi seviyordu dev.
- Ve elleri öyle büyük işler için
- hazırlanmıştı ki devin,
- yapamazdı yapısını,
- çalamazdı kapısını
- bahçesinde ebruli
- hanımeli
- açan evin”
Yaşamaya Dair
- “Yaşamak şakaya gelmez,
- büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
- bir sincap gibi mesela,
- yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
- yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
- Yaşamayı ciddiye alacaksın,
- yani o derecede, öylesine ki,
- mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
- yahut kocaman gözlüklerin,
- beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
- insanlar için ölebileceksin,
- hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
- hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
- hem de en güzel en gerçek şeyin
- yaşamak olduğunu bildiğin halde.”