Cehennem üzerine düşünürken, duyduğuma göre, kardeşim Shelley onu Londra kentine benzetmiş. Londra'da değil de, Los Angeles'te yaşayan ben, cehennem üzerine düşünürken, onu Los Angeles'e benzetirim daha çok.
Cehennemde de, hiç kuşkum yok, bu süslü bahçeler vardır, ağaç kadar kocaman çiçekleri olan; çok pahalı sularla sulanmazlarsa hemencecik solan. Ve meyva pazarları, yığın yığın meyvalarıyla, ama ne kokusu olan, ne tadı. Ve uçsuz bucaksız araba kervanları; kendi gölgelerinden daha hafif, çılgın düşüncelerden daha hızlı, içlerinde gül gibi insanlarıyla kız gibi pırıl pırıl araçlar, nerden gelip nereye gittikleri belli olmayan Ve evler
mutlu insanlar için yapılmış olan bu yüzden de bomboş duran, içlerinde yaşanıldığı zamanlarda bile. Cehennemdeki evlerin hepsi de çirkin değil. Ama sokağa atılma korkusu villada yaşayanları da yıpratır en az gecekonduda yaşayanlar kadar.
