Temel nihayet muradina ermis ve Fadime ile evlenmis.
.Aradan iki ay gecmeden Almanya'ya yaptigi is basvurusunun kabul edildigini bildiren mektup gelmis.
Eh, ne de olsa ekmek parasi.
caresiz Fadime'yi köyde birakip düsmüs gurbet yollarina.
Aradan alti ay gecmeden köyden telgraf gelmis.
' Fadime öldü-stop. Acilen gel-stop. Cenazeye yetis-stop'.
Temel hemen esyalarini toplayip ucaga atlamis ve köye dönmüs.
Eve geldiginde ne görsün..Fadime' nin cenazesini yere yatirmislar.
Üstünü carsaflarla örtmüsler. Es dost etrafina toplanmis aglasiyor.
Temel carsaflari kaldirip Fadime'nin yüzünü acmis.
'Ah, ben senin o gül yanaklarina doyamadan gittin' deyip yanaklarini öpmüs.
Biraz sonra gene hickiriklar icine 'Ah ben senin o kiraz dudaklarina doyamadan gittin' deyip dudaklarindan öpmüs.
Arkasindan 'Ah ben senin seftali gibi memelerine doyamadan gittin' deyip bu sefer memelere yumulmus.
Temel bu minval üzere devam ederken sonunda dayanamamis ve herkesin ortasinda Fadime'yi becermis.
iste o anda olan olmus ve herkesin hayret dolu bakislari arasinda Fadime dirilmis.
Odada korku, sevinc, saskinlik, sevgi bütün duygular en üst düzeye cikarken herkes kucaklasmis.
Es dost Temel ve Fadime'yi tebrik edip evden ayrilmis.
Temel bir hafta sonra Almanya'ya geri dönmüs.
Birkac ay sonra köyden gene bir telgraf gelmis:
'Fadime öldü-stop. Gelmene gerek yok-stop.
Köyün erkekleri bir haftadir ugrasiyor-stop. Dirilmiyor-stop' .