| 
        
          | 
  
  
  
    
 ![Eşik Şiiri » Şair » Ahmet Hamdi Tanpinar]()  
 
   
 
 
 Bu yekpâre akış, durgun, derinden…Her aynada yalnız kendi görünenBu yüz ve şifasız hüznü eşyanınKendi cevherinde mahpus bir ânınDağıttığı dünya hep yaprak yaprak,Dalgın, unutulmuş sesleri uzakBir uykudan bana tekrar dönenler,İçimde, dışımda hep aynı çember!Bin elmas parıltı oyun ve halkaKüçük ve hiç değişmez dalgalarlaBende bana meçhul akşamlar yoklar!Gülen ve gömülen gölge ufuklarAcayip davetlerin rüzgârındaHer lâhza yine kendi sularında!…Uzakta, aya çok yakın bir yerde,Çılgın ve muhteşem harabelerde,Büyük sükûtların fırtınası var.Mermer duvarlarda kırılmış sazlar,Çok genç uçuşunda ve hangi haşinYıldıza gülerek çarptığı içinAlnında bir siyah nokta gecedenKovulanlar ışık bahçelerinden,Bütün ayrılıklar hepsi oradaBu çıplak, ümitsiz ve saf duada.Ve bir kadın beyaz, sakin, büyülüGöğsünde kanıyan bir zaman gülüMahzun bakışlarla dinler derindeOlup olmamanın eşiklerinde.Garip telâşını, binlerce fecrinOcağında nezir güvercinlerinHülyâm o kıvılcım ve kül yağmuruÇırpınır bu beyaz mahşere doğru!Ey hiç şaşmayan göz, büyük atmacaGölgesi güneşin üstünde uçanDişi kuyruğunda ebedî yılan,Ve üstüste rüyâ!Bir ses yavaşça,Bir ses, bin uykudan mahmur ve zenginZümrüt usaresi maviliklerinSuların üstünde arar kendiniYoklar, ömrün bütün sahilleriniÇizgiler silinir, ufuk bir beyazÇin kâsesi olur, toprak, yosun, sazHep birden tutuşur, nârin kemerlerAlevden sütunlar, altın, mücevher,Ah bu çılgın yağma…Orman çatırdarVe çıplak aynası ufkun tekrarlarBüyük masalını aydınlıkların.Elele bir oyun bugün ve yarınBütün pınarlara koştum cevap yokTekrar bana döndü her attığım okHer çığlık önümde tutuştu, yandıTahtayı kurt oydu, taş yosunlandı,Yabanî otlarla örtüldü duvar…İlhamlı çehresi hilkatin sularKaç kere değişti önümde böyle,Birbiri ardınca gün ve mevsimle…Ve kaç kere bahar güldü derindeGüllerin kanıyan bekâretindeTaze gülüşüyle toprağın suyun…Tılsımlı kadehi her susuzluğunEy şafaktan, sırdan, arzudan hayâlYıldızların bize ördüğü masalKaç kere yarattım tenhada seniBeyaz kollarını, sıcak buseni…Bakışın, gülüşün, neş’en ve hüznünAy altında bir gül nağmesi yüzün…Evet çok bekledim, kaç kere hazan,Dinç atlar koşturdu boş ufuklardanYeleler alevli, ağız köpüklü,Bulutlar bir kanlı hiddetle yüklüGeçtikçe batıya doğru önümdenZâlim ümitlerle ürperirdim ben,Duyardım her an uzlette bir yeniÂlemin yıkılıp devrildiğiniÇılgın mahşerinde ses ve renklerin…Benden sor sırrını mesafelerinBenden sor ve benden dinle akşamı…Rabbim bu sonsuzluk ve onun tadı…Bir ses yavaşça der, bırak yalvarsın,Hayat bu kapıda…ne çıkar varsın,Nakışlar gülmesin beyaz taşındaÖlüme benzeyen bu susuzluğunÇağlayan hayâller yeter başında…Bir fikir, bir şekil dalında olgunBu ağır sallanan hazan meyvası,Gurbet, mendillerin çırpınan yası,Yüzler ki bir uzak müjdeye benzer,Her türlü ışığa kapanmış gözler,Her şey, hepsi, gülen, susan, kamaşanRengiyle toplanır bende ve akşamRüzgârla tarümar, mevsimle sarhoşGelir ta kalbimde düğümlenir…-Boş…Boş ve ümitsizdir akşamın hüznüBu tenha çeşmede bir an yüzünüSeyredenler altın sazlar içindeRuh muammasının ürperişindeKaybolmuş sanırlar kendilerini…Bırak bu tesadüf bahçelerini…Hakikat çok uzak, karanlık, derinBir dille konuşur, büyük köklerinToprakla ezelden karışmış dili!Geceyle ölümdür asıl sevgiliBu ikiz aynada toplanır yollarKaranlık yaratır, ölüm tamamlar.Kaçalım seninle biz de geceyeÖlümün kardeşi saf düşünceye…Yeter büyüsüne aldandığımızGüneşin…biraz da yalnızlığımızKendi aynasında gülsün, gerinsinGüvercin topuklu sükût gezinsin.
Åžair  » : Ahmet Hamdi Tanpinar | Tarih: 19.08.2019
 Makale Okunma Hiti : 3265 ~]
 
           
 |  |