|
 - Nasreddin Hoca merhum, bir gün hamama gidecek olur.
- Hamamcilar kendisine hiç itibar etmezler.
- Eski püskü bir pestemal, kirli, yirtik bir havlu verirler.
- Hiçbir tellak da yanina ugramaz.
- Hoca kendi kendisine söyle böyle yikanir.
- Hamamdan çikarken de on akçe gibi ancak çok zengin ve eli açik insanlann verdikleri büyük bir bahsis birakir.
- Tabiî hamamcilar bu durum karsisinda pek utanirlar.
- Bir müddet sonra Nasreddin Hoca yine ayni hamama gelir.
- Kendisini gören hamamcilar hemen karsilamaya kosarlar.
- Hususi oda açarlar. Sirma islemeli pestamallar, ipek havlular, sedef nalinlar çikarirlar.
- Hoca'nin koltuguna girerek onu içeri alirlar.
- Halvette çift tellak kendisini kokulu sabunlarla yikayip bir âlâ keselerler,
- Hocaya yikandiktan sonra çay, kahve ikram ederler.
- Istirahatine dikkat ederler...
- Hoca bu sefer hamamdan çikarken kendisini ugurlamak üzere siralanan hamamcilara bir akçe uzatir.
- Onlarin buna fena halde bozulduklarini görünce de söyle der: –
- Bu bir akçe, geçen sefer geldigim zamanki hamam bahsisidir.
- Geçen sefer verdigim on akçeyi de bugünkü hamam bahsisine sayarsiniz!...
|
|